İsimlerinin anlamı “Kurt”: Nogay Türkleri

Türk dünyasını konu alan konuk serimizde bu haftaki durağımız Nogay Türkleri.

Nogay nerede? Nogay Türkleri kimlerdir? Nogay adı nereden geliyor? Nogaylar nerede yaşıyor? Nogaylar hangi dili konuşuyor? Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Ergönenç, detayları TRT Haber'den Ayşe Şimşek'e anlattı.

Kuzey Kafkasya'da yaşayan Nogay Türkleri, Kıpçak grubuna ait bir Türk topluluğudur. Nogaylar, Altın Orda prensi Nogay Han'ın adını almıştır. Nogay Türkleri Karadeniz'in kuzey kesimlerinde, Deşt-i Kıpçak olarak bilinen coğrafyada görülürler.

15-16. Yüzyıllar boyunca Altın Orda, Kırım'da yaşayan Kazaklar, Kazan Hanlıkları gibi göçebe Türk boylarının adı genellikle “Nogay” olmuştur.

Prof. Nogayların göçebe yaşam tarzını benimsemiş bir Türk topluluğu olduğunu ve asıl vatanlarının İdil Nehri'nin doğusunda Yayık ve Emba nehirleri civarında olduğunu belirtti. Dilek Ergönenç, 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gelişen bazı siyasi olayların ardından Rusların kendilerini Kafkasya ve çevre topraklara getirip yerleştirdiğini bildirdi.

Nogay “kurt” anlamına gelir

prof. Dr. Ergönenç, Nogay kelimesinin anlamının “kurt” olduğuna dikkat çekiyor:

“Bizce 'Nogay' kelimesinin anlamı, Nogay Türkleri için bir kavim adı olarak kullanıldığında değişmiştir. Nogay'ın anlamı kurt olmalıdır. Şu anda Nogay Türklerini temsil eden bayrakta 'kanatlı' simgesi yer almaktadır. 'Kurt'. Bayrak bir milletin veya kabilenin en önemli simgelerinden biridir.” “Bu bayrak, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Nogay Türklerini temsil etmeye başlamış olsa da, böyle bir figürün bayrakta yer alması tesadüf değildir.”

İsimlerinin anlamı şu

Nogay Türkleri etnik ve kültürel olarak “Kafkas halkları”ndan farklıdır.

Nogay Türkleri her ne kadar Kafkas halklarından biri olarak görülse de Kuzey Kafkasya ve Dağıstan'da daha yoğun olarak yaşamaları nedeniyle etnik ve kültürel olarak “Kafkas halkları”ndan ayrıdırlar.

2.500 yıldır bir arada yaşayan Kafkas halkları arasında Stavropol Türkmenleri, Ruslar, Rus Kazakları, Ermeni ve Yunan kolonileri ve son yüzyıllarda yerleşen Nogay Türkleri de bulunmaktadır.

Nogay Türkçesi nesli tükenmekte olan Türk lehçelerinden biridir

Nogaylar, Kıpçak Türk grubuna ait Aral-Hazar grubuna ait Türk lehçelerinden birini konuşmaktadır.
Nogay Türkçesinin en yakın olduğu lehçeler Kazakça ve Karakalpaktır.

Nogay nüfusunun önemli bir kısmı da 19. yüzyılın ortalarında Türkiye'ye göç etti.
Nogay dilinin itibarını kaybetmesine neden olmadı ancak Nogay dili 20. yüzyılın ilk çeyreğinde yani Rus Devrimi'nden sonra kullanıldı.
Daha sonra Stavropol Türkmenleri dışında diğer halkların ikinci dili olma özelliğini kaybetmiş, Dağıstan ve Türkmenlerin ikinci dili olmuştur.
Çevresinde Kumuk dilinin, bozkırda ise Tatar dilinin etkisinde kalmıştır.

19. yüzyıldan kalma bir Nogay kızı (Kuban Noghais) | Fotoğraf: prof. Dr. Dilek Ergönenç[19. yy.’dan bir Nogay kızı (Kuban Nogayları) | Fotoğraf: Prof. Dr. Dilek Ergönenç]

prof. Dilek Ergönenç, Nogay Türkçesinin nesli tükenmekte olan Türk lehçeleri arasında yer aldığını, UNESCO'nun da nesli tehlike altında olan Türk lehçeleri arasında listelediğini vurguladı.

1771'de Nogaylara karşı yapılan katliamdan sonra hayatta kalanlar Kuban ve Kama kabilelerine gittiler ve
Bir kısmı Osmanlı topraklarına göç etti. Tuna nehri kıyısındaki Nogayların büyük bir alanı var.
Büyük bir çoğunluğunun Eskisehir ve çevresine yerleştiği bilinmektedir.

Nogai Kasabı: Rus General Alexander Suvorov

Nogaylar, beyler arasındaki kavgalar, ayrılıklar, açlık, göçler ve katliamlar gibi pek çok sosyal ve politik zorluğa maruz kaldılar.

19 Nisan 1783'te Kırım'ın ilk işgalinden sonra Rus çarlığı, Osmanlı İmparatorluğu'na ve Kırım'a karşı kullanmak istediği Nogay Türklerini sürgüne zorladı. Nogaylar bu sürgüne direnseler de yüzbinlercesi “Nogay Kasabı” olarak anılan Rus general Alexander Suvorov'un emriyle katledildi.

19. yüzyılda Kafkasya'da iyice güçlenen Rus Çarlığı, Nogayları ele geçirdi.
Zorluk, verimli toprakların ele geçirilmesi ve Rus hakimiyetinin sağlamlaştırılması gibi nedenlerden dolayı.
Dolayısıyla göçü teşvik etti. Kuban ve Stavropol bölgesindeki Nogaylar Osmanlı topraklarına girdi,
Anadolu'ya göç etmeye başladı. Bu göçler Çukurova, Ankara, Konya, Kırşehir ve Sivas gibi yerlerde meydana geldi.
Bölgelerde kitlesel olarak başladı ve yavaş yavaş devam etti.

Ankara,Konya,Adana,Gaziantep… Türkiye'de çok sayıda Nogay köyü var

Bugün Nogaylar, çeşitli eyalet sınırları içerisinde, çeşitli coğrafi bölgelerde bulunmaktadır.
devam ediyor.

Önce Kırım'a, ardından Türkiye'ye göç edenlerin yanı sıra Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, Dağıstan, Çeçenistan, Astrahan gibi bölgelerde, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Litvanya, Kazakistan ve Kırgızistan'da gruplar halinde yaşıyorlar.29 2010 yılı itibarıyla Rusya'nın sınırları. Nüfus sayımına göre 103 bin civarında Nogay Türkü bulunmaktadır.

İsimlerinin anlamı şu

Ankara'nın Şeker ve Akın Köyü; Konya'nın Kıkkuyu ve Seyiahmetli köyleri ile Adana, Gaziantep ve Afyon'un Nogay köyleri bulunmaktadır.

“Hepimiz bir Türk boyuyuz. Birçok geleneğimiz birbirine benziyor.”

Nogaylar, doğumdan ölüme kadar pek çok Türk geleneğini, düğün ve bayramlarını unutmamış ve yaşatmışlardır.

“Hepimiz Türk boylarıyız. Pek çok örf ve adetlerimiz birbirine benziyor. Nogaylar Sovyet formatına girmeleri için çok baskılara maruz kaldılar. Buna rağmen Nogay Türkleri Türk kültürünün pek çok örf ve geleneklerini terk etmemişler. ”

prof. Dr. Dilek Ergönenç

Nogay Türklerinin Çerkessk şehrinin Nogay köyündeki düğünü | Fotoğraf: prof. Dr. Dilek Ergönenç[Çerkessk şehrinin bir Nogay köyünde Nogay Türklerinin düğünü | Fotoğraf: Prof. Dr. Dilek Ergönenç]

prof. Dr. Ergönenç birkaç Nogay geleneğini şöyle anlattı:

-Pamuklu bir beze sıcak kum serip bebeği onunla kundaklıyorlar. Buna “çocuğu bölmeyin” diyorlar.

-Köpek diye bir şey var. Çocukları 40 gün giydirdiler, 40 gün sonra da köpeğe attılar. Bu şekilde çocukların kötü ruhlardan korunduğuna inanıyorlardı.

prof. Dr. Dilek Ergönenç, 1997 yılında Nogay Türklerini incelemek üzere Kafkasya'ya gitti. Nogay Türklerinin kendilerini çok sıcak ve samimi karşıladıklarını belirten Prof. Dr. Ergönenç, Nogay geleneklerini, yemeklerini, düğünlerini kendisine anlatmaya ve göstermeye çalıştıklarını belirtti:


“Nogay Türkleri bizi kucakladılar. Nogay Türkü ile ilgili bütün kitapları bana vermeye çalıştılar. 3 bavul dolusu kitapla Türkiye'ye döndüm. Biz onları seviyoruz, onlar da bizi seviyor. Bilgi alışverişinde bulunuyoruz, birlikte çalışıyoruz.”

Dombra Nogay Türkçesinde söylenmektedir

Nogay Türkleri denince akla Arslanbek Sultanbekov geliyor. Sultanbekov, Türk dünyasında gölgesiyle tanınır.

prof. Dilek Ergönenç, Dombra şarkısının Nogay Türkçesinin Türkiye'de pek bilinmediğine dikkat çekiyor.

Arslanbek Sultanbekov, şarkının son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la özdeşleştirilmesinden mutlu olduğunu söylüyor:


“Dombra'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uyarlanmasını beğendim. Her şarkı bir adamla özdeşleşiyor. Bu şarkı da Recep Tayyip Erdoğan'a uyarlandı. Çok beğendim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir